Bahar aylarında rengârenk çiçekler ile mavinin eşsiz buluşmasının yaşandığı,derinliği 20 metreyi bulan göl, tabanının görülmesini sağlayacak kadar temiz ve berrak bir görünüme sahiptir.Güneşin yaklaşma şekline göre renk değişimlerinin izlendiği Gökpınar Gölü,ismini gökyüzünün göl üzerine yansıyan maviliğinden almıştır.Gölü besleyen kaynaklar,tabanında bulunan kayalıkların altından gelen ve kaynadığı ya da diğer bir ifade ile çıkışı gözlenen su kaynaklarıdır.Gökpınar genel olarak iki parçadan meydana gelmektedir.Birinci kısım olarak bilinen ve küçük göl olarak isimlendirilen bölümde,alabalık üretimi yapılmaktadır.İkinci kısım olarak bilinen ve büyük göl olarak isimlendirilen bölüm ise,turizm sektörüne hizmet veren ve ziyaretçilerin dolaşımına açık bulunan kısımdır.

3000 metrekarelik bir alana sahip olan Gökpınar Gölü'nün oluşumu ile ilgili,iki farklı efsane dilden dile dolaşmaktadır. Birinci inanışa göre,bir çoban sürüsünü gölün bulunduğu alanda dinlendirirken uyuyakalır ve rüya görür.Rüyasında bir ses çobana,‘’Buradan su kaynayacak,sürünü al ve uzaklaş’’ der.Çoban hemen sürüsünü alır ve arazinin karşı tarafına geçer.Ardından gerçekten su kaynamaya başlar ve bugünkü göl oluşur.İkinci inanışa göre ise;çoban ve sürüsü susuzluktan perişan düşmüştür.Çaresiz kalan çoban ‘’Ya Rabbim su’’ diye inlemeye başlar ve elinde bulunan asayı yere vurur.Asayı vurduğu yerden su kaynamaya başlar ve bugünkü Gökpınar Gölü oluşur...