Oldukça geniş bir açısı olan kale,yüksek konik bir tepe üzerine kurulmuştur.Kale,dağın sivri tepesi oyulmak suretiyle yapılmıştır.
Kaleye ait yapılar zirvedeki düzlüktedir.Surlar ve birbirinden farklı uzaklıkta köşeli ve yarım yuvarlak biçimindeki burçlarının bir kısmı halâ ayaktadır.Surun büyük bölümü yıkılmış ve toprakla örtülmüş durumdadır.
Kalenin iç kısmının doğu bölümünde ön tarafında merdivenler bulunan iki büyük su sarnıcı vardır.Sarnıçlardan gizli bir yolla,Afrin Çayı'na inilebildiği sanılmaktadır.Kuzey bölümünde ise,saray olduğu düşünülen bir yapı kalıntısı bulunmaktadır.
Kalenin giriş kapısı güneydedir.Kapının çeşitli tarihlerde onarım gördüğü,yapı tarzından ve kullanılan malzemenin farklılığından anlaşılmaktadır.İç kale kapısının genişliği 2.20 m.,yüksekliği 3.10 metredir.Kalenin kaç kat olduğunu tespit etmek mümkün olmamıştır.
Yesemek Heykel Atölyesi'nin Ravanda Kalesi'ne olan yakınlığından ve kalede görülen Hitit mimarisine ilişkin izlerden dolayı,Hititler tarafından kullanıldığı görüşü ağır basmaktadır.Memluklular'ın uzun süre egemen olduğu kale Bizans Dönemi'nin ardından,Arap akınları sırasında ve Osmanlı Dönemi'nde de kullanılmıştır.Bu dönemde kaleye yeni ilaveler yapılarak genişletilmiştir.Bugün ayakta kalan kısım iç kaledir.Dış kale duvarlarından ancak,bazı yerlerde döküntüler ve temeller kalmıştır.İslâmi devirlerde de ilâveler yapılmış,tahkim edilmiş ve genişletilmiştir.
Kaleye ait kesin bilgiler XI. yüzyıla ve bu yıllardaki Haçlı Seferleri’ne dayanmaktadır.İslâm ve Lâtin kaynakları kalenin varlığından ilk kez Haçlı Seferleri sırasında söz etmektedirler.
Ravanda Kalesi,1097 yılından itibaren adından oldukça sık söz ettirmiştir.I. Haçlı Seferi'ne katılan Baudouin de Boulogne ile ön plânda olmuş ve ünlenmiştir...