Antik dönemden günümüze kadar,Şitamrat,Kal-a Rhomayta, Hromklay,Ranculat,Kal-at el Rum,Kal-at el Müslimin,Kale-i Zerrin (Altın Kale) ve Rumkale gibi bir çok isimle adlandırılmıştır.
1838 de Rumkaleyi ziyaret eden Moltke’ye “kayalığın nerede bittiğini,insan eserinin nerede başladığını söyleyebilmek çok zor” dedirtecek kadar doğayla uyumlu mimari özelliğe sahiptir.Kale iki beden halindedir.Birinci beden;kalenin doğu,kuzey ve batıda doğal kayalığın dik olarak yontulmasıyla,doğal sur meydana getirilerek oluşturulmuştur.İkinci beden ise bu doğal surun üstüne,sert kalker kesme taşlarla sur duvarı olarak yapılmıştır.Kuzey ve doğu surlarında dikdörtgen plânlı,7 burç ile kuzeyde çok sayıda mazgal pencere yer almaktadır.Kalenin güney yöndeki kayalık uzantısı,12. yüzyılda 30 m. derinliğinde ve 20 m. genişliğinde oyularak uçurum (hendek) haline getirilmiştir.Böylece,savunmaya yönelik olarak karayla kalenin direkt ilişkisi kesilmiştir.Kale 120 m. genişliğinde ve 200 m. uzunluğunda bir alanı kaplamaktadır.
Rumkale bir zamanlar Halfeti (Şanlıurfa) ile Gaziantep arasında sınır oluşturan Fırat Irmağı kıyısında yer alırdı.Merzimen Çayı'nın suyu Rumkale dibinde,derin ve sarp vadi içinde akan Fırat Nehri'ne karışırdı.Günümüzde üç yanı Baraj Gölü'yle çevrilmiş olup,yarım ada görünümündedir.Kalenin eteklerinde ise aşağı şehir bulunmaktaydı...