Adada,Ermeniler´den kalma bir kilise bulunur.Yüzölçümü 70.000 metrekare olan adanın,toplam kıyı uzunluğu 3 kilometreyi bulmaktadır.En yüksek noktası,deniz seviyesinden 1912 metre yüksekte bulunan adanın,batı uçlarında yüksekliği 80 metreye ulaşan dik kayalıklar bulunur.
Adanın güneydoğusuna kurulmuş olan kilise,Kutsal Haç adına Vaspurakan Kralı I.Gagik tarafından 915-921 yılları arasında Keşiş Manuel'e yaptırılmıştır.Kilisenin kuzeydoğusundaki şapel 1296-1336 tarihlerinde;batısındaki jamaton 1763 tarihinde;güneyindeki çan kulesi 18.yüzyıl sonlarında ilâve edilmiştir.Kuzeyindeki şapelin ise,tarihi bilinmemektedir.İlk yapıldığında Saray Kilisesi olan yapı, sonradan manastır kilisesine dönüştürülmüştür.2007 yılında geçirmiş olduğu restorasyon sonucunda,Anıt Müze olarak hizmete girmiştir.Kilise,mimarisi yanında dış cephelerindeki figürlü taş plâstiği ile dikkat çekmektedir.Plân bakımından merkezi kubbeli,dört yapraklı yonca biçimli haç plâna sahiptir.Orta mekân yüksek kasnaklı,içten kubbe,dıştan piramidal külâhla örtülüdür.Kubbenin yüksek tutulması kilisedeki dikey etkiyi açıkça ortaya koymaktadır.Kiliseye batı ve güneyden birer kapı vasıtasıyla girilmektedir. Kilisenin çevresi daha sonraki dönemlerde ilâve edilen yapılarla kuşatılmıştır.Kilisenin figürlü repertuarı oldukça zengindir.Bunun yanında İncil ve Tevrat'tan alınmış çeşitli sahneler bulunmaktadır.Yunus Peygamber’in denize atılması,Hz. Meryem ve kucağında İsa,Adem ile Havva'nın cennetten kovulması,Hz. Davut ile Kral Goliat'ın mücadelesi, Samson Filistinli ikilisi,ateşte üç ibrani genci,aslan ininde Daniel sahneleri bunların başlıcalarıdır.Batı cephede Kral Gagik'i,kilise maketini sunarken gösteren bir sahne yer almaktadır.Dört yöndeki alınlıklarda,İncil yazarları boydan tasvir edilmiştir.Bunlardan başka cephenin alt ve üst kesimlerinde,asma sarmaşığından oluşan kuşaklar dolanmaktadır.Bu kuşakların içlerinde,çeşitli dünyevi sahneler işlenmiştir.Av sahneleri,çesitli hayvanlar,güreşçiler ve sarayla ilgili bir çok sahneye yer verilmiştir.Ayrıca,doğu cephenin tam ortasında asma sarmaşığı bordürünün içerisinde Abbasi Halifesi Muktedir başı haleli,bağdaş kurmuş vaziyette bir elinde kadeh,diğer elinde üzüm tutar vaziyette,tasvir edilmiştir.Dini ve dünyevi sahnelerden başka,hayvan figürleri yönünden de bir çesitlilik göze çarpmaktadır.Aralarda serbest biçimde,asma sarmaşıkları içerisinde ve çatıların alt kesimlerinde bu zengin hayvan figürlerini görmek mümkündür.Manastır topluluğunun tarihi IX. yüzyıla kadar inmektedir.Daha sonra 1462'de yenilenen kilise,1703'teki depremde zarar gördüğünden 1712-1720 tarihleri arasında tekrar onarım geçirmiştir.Kilise,doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir alana oturmaktadır.Ortadaki merkezi kubbe,batıdan iki serbest ayak ve doğudan apsis duvarına dayanan dört yöndeki kemerlerle taşınmaktadır. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilen yapıda,dış cepheleri süsleyen mimari plâstik,kiliseye etkin bir görünüm kazandırmaktadır.Abbasi yoluyla,Orta Asya Türk sanatı etkilerini de üzerinde barındırması önemini arttırmaktadır...